Plastik sektörünün hammadde tedariki açısından Türkiye'de 5 petrokimya tesisine ihtiyaç var


İKMİB Başkanı Adil Pelister, birçok sektöre doğrudan katkı sağlayan ve stratejik önemiyle dikkat çeken kimya sektörünün geniş kapsamı ve yüksek katma değeriyle, küresel ekonomide önemli bir rol oynadığını söyledi. Türkiye’nin en fazla ihracat yapan ikinci sektörü olduklarını ve bu başarıda plastik sektörünün önemli katkısı olduğunu vurgulayan Pelister, “Plastik sektörünün hammadde tedariki açısından, Türkiye’nin en az beş petrokimya tesisine ihtiyacı var” dedi.


Türkiye’nin kalkınmasında en önemli lokomotifin kimya sektörü olacağını söyleyen İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (İKMİB) Yönetim Kurulu Başkanı Adil Pelister, 2030 yılında 50 milyar dolar ihracat hedeflediklerini belirtti. Teknoloji uyumlu bir toplumda sürdürülebilir bir gelecek inşa etmeyi istediklerini ifade eden Pelister, “Kimya sektörü, Türkiye ekonomisinde stratejik bir rol oynayarak, yüksek katma değer ve geniş üretim kapasitesiyle önemli katkılar sağlıyor” dedi. 
Kimya sektörünün 2024 yılı ilk dokuz ayında 23,1 milyar dolar ihracat gerçekleştirerek bu dönem için yüzde 4,2 büyüdüklerini kaydeden Pelister, ihracattaki en büyük kalemin plastik sektöründen geldiğine işaret etti. 2024 yılı ilk üççeyreği itibarıyla yaklaşık 3,09 milyon ton plastik ihraç edildiğini bildiren Pelister, “2024 yılı ilk üççeyreğinde gerçekleşen bu ihracatın yaklaşık 1,74 milyon tonu plastik mamul, geriye kalan 1,35 milyon tonu ise plastik hammadde sektöründen geldi. Sektör, 7,05 milyar dolarlık ihracat ile Türkiye’nin en fazla ihracat yapan ikinci sektörü konumunda bulunan kimya sektörü içinde en çok ihracata sahip alt sektör konumunda yer alıyor” diye konuştu. 
Türk kimya sektörünün ham madde bakımından yüzde 70 dışa bağımlı olduğunu kaydeden Pelister, bu oranın plastikler ve mamullerinde yüzde 90’ı bulabildiğini belirtti. Plastik sektörünün hammadde tedariği açısından Türkiye’de en az beş petrokimya tesisinin kurulması gerektiğine dikkat çeken Pelister, “Bu tesislerin kurulması plastik hammaddeler için önemli olduğu kadar petrokimyanın kimyasal türevlerinin üretilmesine de çok büyük katkı yapacaktır” dedi. İKMİB Başkanı Adil Pelister ile kimya sektörünü ve plastiğin sektörden aldığı payı konuştuk.  

Plastik sektörünün hammadde tedariki açısından Türkiye'de 5 petrokimya tesisine ihtiyaç var
Türkiye ekonomisine yön veren kimya sektörünü sizden dinlemek isteriz. Sektörü kısaca tanıtıp kapsama alanından söz eder misiniz?
Kimya sektörü, hammaddelerin kimyasal işlemlerle dönüştürülerek yeni ürünlerin elde edildiği, geniş ve stratejik bir endüstriyel alan olarak öne çıkıyor. Yaşamın hemen her alanında etkisini hissettiren sektörümüz, tarımdan gıdaya, ilaçtan tekstile, otomotivden enerjiye kadar çok çeşitli endüstrilere hizmet ediyor. Günlük hayatımızda kullandığımız birçok ürünün temelini kimya sektöründe üretilen malzemeler oluşturuyor.
Kimya sektörünün önemli bir alt dalı olan petrokimyada, petrol ve doğal gaz gibi fosil yakıtların işlenmesiyle plastik, sentetik kauçuk, solvent ve deterjan gibi maddeler üretiliyor. Bunun yanında, kimya sektörü temel kimyasalların üretiminde de büyük rol oynuyor. Özellikle tarım ve sanayi için kritik öneme sahip asitler, bazlar, tuzlar ve gübreler gibi organik ve inorganik maddeler temel kimyasalları oluşturuyor.
İlaç ve biyoteknoloji alanları da kimya sektörünün önemli bir parçası. İlaçların geliştirilmesi ve üretimi, yaşam bilimleri alanındaki gelişmelere doğrudan katkı sağlıyor. Bunun yanı sıra, belirli endüstriyel işlemler için üretilen özel kimyasallar, boyalar, yapıştırıcılar ve katalizörler gibi daha niş alanlarda kullanılan ürünler kimya sektöründe önemli bir yer tutuyor.
Tarım kimyasalları ise sektördeki bir diğer kilit alan. Pestisitler, herbisitler, fungisitler ve gübreler, tarımda verimliliği artırmak amacıyla yaygın olarak kullanılıyor. Ayrıca tüketici ürünleri kategorisinde, temizlik malzemeleri, deterjanlar ve kozmetikler gibi doğrudan tüketiciye ulaşan kimyasallar yer alıyor.
Kimya sektörü, hem temel hem de ileri teknoloji ürünlerinin geliştirilmesi açısından inovasyonun ve sürdürülebilirliğin merkezinde bulunuyor. Birçok sektöre doğrudan katkı sağlayan stratejik bir öneme sahip kimya sektörü, geniş kapsamı ve yüksek katma değeriyle, küresel ekonomide önemli bir rol oynuyor.

Plastik sektörünün hammadde tedariki açısından Türkiye'de 5 petrokimya tesisine ihtiyaç var

Kimya sektörü açısından 2024 yılının ilk dokuz ayını değerlendirip, yılsonu hedeflerinizden söz eder misiniz? 
Bu yıl ilk dokuz aylık verilere göre kimya sektör ihracatımız 23,1 milyar dolara ulaştı. Bu dönemde yüzde 4,2’lik bir büyüme gerçekleşti. Küresel talepteki gerileme, yakın coğrafyamızdaki savaşlar, enflasyon ve kur dengesi, girdi maliyetlerindeki artış gibi zorlu koşullara rağmen sektörümüz, Türkiye’nin en çok ihracat yapan ikinci sektörü konumunu korumayı başardı. 
Ocak-Eylül döneminde en çok ihracat yaptığımız ilk 10 ülke Hollanda, Romanya, ABD, Rusya, İtalya, İspanya, Almanya, Irak, İngiltere ve Mısır oldu. Yine bu dönemde en çok ihracat yaptığımız ilk 10 ürün grubu ise plastikler ve mamulleri, mineral yakıtlar, mineral yağlar ve ürünler, anorganik kimyasallar, uçucu yağlar, kozmetikler ve sabun, kauçuk, kauçuk eşya, boya, vernik, mürekkep ve müstahzarları, eczacılık ürünleri, muhtelif kimyasal maddeler, yıkama müstahzarları ve organik kimyasallar olarak sıralandı.

Plastik sektörünün hammadde tedariki açısından Türkiye'de 5 petrokimya tesisine ihtiyaç var

Sektörün gelecek projeksiyonuna yönelik bir hedefi var mı?  
Ülkemizin kalkınmasında en önemli lokomotifimizin kimya sektörü olacağına inanıyoruz. Bu çerçevede bizim vizyonumuz 2030. Vizyonumuzu belirlerken, sürdürülebilirlik özelinde ortaya konulan norm ve standartlara uyumu baz aldık. Bunun için, geçtiğimiz yıl kamuoyuna açıkladığımız Kimya Sektörü Sürdürülebilirlik Eylem Planı raporumuzu oluşturduk. Ayrıca 2030 Kimya Sanayi Stratejimizi de birlikte oluşturmak için ulusal ve uluslararası katılımcılı büyük bir kimya şurasını 2025 yılında düzenlemenin hazırlığı içindeyiz. 
2030 hedefimiz, sektörel büyümeyi yakalayıp, 50 milyar dolar ihracat rakamını aşarak, ‘Teknoloji uyumlu bir toplumda sürdürülebilir bir gelecek” inşa etmek. Özellikle yeni pazarlara açılmak ve yeşil ekonomiye uyum sağlamak, gelecekteki büyümemizin temelini oluşturacak. İKMİB olarak, bu hedeflerle sektörü daha ileriye taşıyıp, Türkiye’nin global pazardaki konumunu güçlendirmeyi amaçlıyoruz.
Bununla birlikte 2050 vizyonumuz doğrultusunda ‘Türkiye Kimya Ajansı’ kurulması ve bu ajans marifetiyle içerisinde Kimya Bilim ve Teknik Üniversitesi, araştırma enstitüleri, sektörel teknoloji girişimleri, yüksek nitelikli çalışanlarıyla ‘Kimya Bilim ve Teknoloji Şehrinin’ kuruluşunun elzem olduğunu düşünüyor ve inanıyoruz.

Türkiye ekonomisi içinde kimya sektörünün yarattığı ekonomik değerden söz eder misiniz?
Kimya sektörü, Türkiye ekonomisinde stratejik bir rol oynayarak, yüksek katma değer ve geniş üretim kapasitesiyle önemli katkılar sağlıyor. Tarım, otomotiv, inşaat, tekstil ve ilaç gibi birçok sektöre hammadde, yarı mamul veya mamul tedarik ederek, sanayi üretiminin büyümesine destek oluyor.
İhracatta da önemli bir paya sahip olan sektör, yıllık yaklaşık 30 milyar dolarlık hacmiyle Türkiye’nin en büyük ihracat sektörlerinden biri. Avrupa, Orta Doğu ve Kuzey Afrika’ya yakınlığı sayesinde Türkiye, kimya ürünlerinde stratejik bir tedarik merkezi konumunda yer alıyor.
Ayrıca, kimya sektörü Ar-Ge ve inovasyona yaptığı yatırımlarla sürdürülebilirlik ve çevre dostu teknolojilere odaklanıyor. Bu durum da uzun vadeli büyüme potansiyelini artırıyor. Sektörümüz istihdam, ihracat ve teknolojik gelişmelere sağladığı katkılarla Türkiye’nin ekonomik büyümesinde kritik bir rol oynuyor.

Türkiye’de kimya sektörünü dünya ülkeleriyle kıyaslar mısınız?
Son yıllarda önemli bir büyüme kaydeden Türk kimya sektörü, global pazarda dikkat çeken bir konuma geldi. Küresel kimya ihracatından aldığımız pay 2023 yılında yüzde 0,68 oldu. 2022 yılına göre yüzde 0.09 artış söz konusu. Sektörümüz, geniş ürün yelpazesi ve güçlü ihracat potansiyeli ile Türkiye’nin sanayi ve ihracat yapısında kritik bir rol oynuyor. Sektörümüz, Türkiye'nin toplam ihracatında 2024 yılı verilerine göre yüzde 14 paya sahip. 2023 yılında ihracatta Türkiye’nin en büyük ikinci sektörü olan kimyada bu oran hemen hemen her yıl düzenli olarak artış gösteriyor. 
Avrupa Birliği, Orta Doğu, Kuzey Afrika ve ABD, Türk kimya ürünlerinin başlıca ihraç pazarlarını oluşturuyor. Bu geniş coğrafi pazar ağı, Türkiye'yi bölgesel bir kimya üretim üssü haline getiriyor.

En çok hangi ülkelerle iş birliği içindeyiz? Öne çıkan fark yaratan bir ülkeden söz edebilir miyiz?
Türkiye, kimya sektöründe geniş bir iş birliği ağına sahip olup, özellikle Avrupa Birliği (AB) ülkeleri, Orta Doğu, Kuzey Afrika, ABD ve Asya-Pasifik bölgeleriyle önemli ticaret ilişkileri yürütüyor. Bu ülkelerle yapılan ticaret, hammadde tedariki ve kimya ürünlerinin ihracatı açısından büyük önem taşıyor. Türkiye’nin kimya sektöründeki başlıca ticaret ortakları arasında Almanya, İtalya, Fransa, ABD ve Çin öne çıkıyor.
Almanya, Türkiye’nin en büyük ticaret ortaklarından biri olarak, kimyasal hammaddeler ve ileri teknoloji ürünleri tedarik ederken, Türkiye de petrokimya ve plastik ürünler ihraç ediyor. İtalya ve Fransa, Türkiye’nin otomotiv ve inşaat sektörlerine yönelik kimyasallar açısından önemli pazarlar. ABD, özellikle özel kimyasallar ve ilaç hammaddeleri alanında güçlü ticari bağlara sahipken, Çin, hammadde tedariğinde kritik bir rol oynuyor.
Diğer yandan Hollanda, Türkiye ile kimya sektöründe dikkat çekici iş birlikleri geliştiren bir ülke. Sürdürülebilirlik ve yeşil kimya çözümleri konusundaki liderliği, Türkiye’ye döngüsel ekonomi ve çevre dostu üretim teknolojileri alanında önemli katkılar sunuyor. Bu iş birliği, Türkiye'nin Ar-Ge ve sürdürülebilirlik hedeflerini destekleyerek rekabet gücünü artırıyor ve sektörde fark yaratan bir ortaklık oluşturuyor diyebiliriz.

Kimyanın içinde plastik sektörünün yeri nedir? Plastik sektörüne yönelik ne söylemek istersiniz? 
Türk plastik sektöründe, plastik hammadde ve mamulleri toplamında olmak üzere 2024 yılı ilk üççeyreği itibarıyla, bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 2,58’lik artış yaşanarak 7,05 milyar dolarlık ihracat gerçekleşti. Plastik sektörü, ilgili dönemde gerçekleştirmiş olduğu 7,05 milyar dolarlık ihracat ile Türkiye’nin en fazla ihracat yapan ikinci sektörü konumunda bulunan kimya sektörü içinde en çok ihracata sahip alt sektör konumunda. 2024 yılı ilk üççeyreğinde yapılan 7,05 milyar dolar ihracatın 5,01 milyar doları plastik mamul, 2,04 milyar doları ise plastik hammadde sektöründe gerçekleşti.
İlgili dönemdeki ihracatımızın değer olarak yüzde 29’luk kısmı hammadde ihracatından gelirken, yüzde 71’lik kısmı ise plastik mamullerinden geliyor. Plastik mamul ihracatında ilk sırada 2,78 milyar dolarla plastik ambalaj ürünleri yer alıyor.
Plastik sektör ihracatımız değersel olarak bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 2,58 artarken, ilgili dönemde sektörün mamul ihracatında geçen yıla göre yüzde 1,71 hammadde ihracatında ise yüzde 4,75’lik artış yaşandı.

En fazla ihracat gerçekleştiren ülkeler arasında Türkiye, kaçıncı sırada yer alıyor?
Plastik sektöründe 2023 yılında en fazla ihracat gerçekleştiren ülkeler sırasıyla Çin, ABD, Almanya, Kore, Belçika ve Hollanda oldu. Türkiye bu sıralamada 19’uncu sırada yer alıyor. Türkiye’nin 2023 yılında en fazla ihracat yaptığı ilk üç ülke Almanya (600 milyon dolar), Rusya (530 milyon dolar) ve Birleşik Krallık (510 milyon dolar) oldu. 2024 yılı ilk üççeyreğinde ise en fazla ihracat yaptığı ilk 3 ülke Almanya (454 milyon dolar), Birleşik Krallık (406 milyon dolar) ve İtalya (383 milyon dolar) olarak sıralandı.
Türk kimya sektörü ham madde bakımından yüzde 70 dışa bağımlı durumda. Bu oran plastikler ve mamullerinde yüzde 90’ı bulabiliyor. Plastik sektörünün hammadde tedariği açısından da Türkiye’de en az beş tane petrokimya tesisinin kurulmasının gerekli ve çok önemli olduğunu söylemek isterim. Bu tesislerin kurulması plastik hammaddeler için önemli olduğu kadar petrokimyanın kimyasal türevlerinin üretilmesine de çok büyük katkı yapacaktır.


Türkiye ekonomisinin bel kemiği olarak görülen plastik sektörünü kısaca değerlendirir misiniz? Sektörün Türk ekonomisine kattığı değerden bahseder misiniz?
Türkiye’de en hızlı gelişen sektörlerden biri olan plastik sektörü genel olarak kimya sektör ihracatımızın en büyük kalemini oluşturuyor. Plastik sektörü ihracatı, hammadde ve mamul ürünler toplamı olarak 2024 yılı ilk üççeyreği itibarıyla yaklaşık 3,09 milyon ton olarak gerçekleşti. 2024 yılı ilk üççeyreğinde gerçekleşen bu ihracatın yaklaşık 1,74 milyon tonu plastik mamul, geriye kalan 1,35 milyon tonu plastik hammadde sektöründe oldu. İlgili dönemdeki ihracatımızın miktarsal olarak yüzde 44’lük kısmı hammadde ihracatından gelirken, yüzde 56’lık kısmı ise plastik mamullerinden geliyor. Plastik mamul ihracatında ilk sırada 989 bin tonla plastik ambalaj ürünleri yer alıyor. 
Plastik sektör ihracatımız bir önceki yılın aynı dönemine göre miktar bazında yüzde 7,24 artarken, ilgili dönemde sektörün mamul ihracatında geçen yıla göre yüzde 5,26 hammadde ihracatında ise yüzde 9,9’luk artış yaşandı. 


"Kimya şurasını düzenleyeceğiz"

“Ülkemizin kalkınmasında en önemli lokomotifimizin kimya sektörü olacağına inanıyoruz. Bu çerçevede bizim vizyonumuz 2030. Vizyonumuzu belirlerken, sürdürülebilirlik özelinde ortaya konulan norm ve standartlara uyumu baz aldık. Bunun için, geçtiğimiz yıl kamuoyuna açıkladığımız Kimya Sektörü Sürdürülebilirlik Eylem Planı raporumuzu oluşturduk. Ayrıca 2030 Kimya Sanayi Stratejimizi de birlikte oluşturmak için ulusal ve uluslararası katılımcılı büyük bir kimya şurasını 2025 yılında düzenlemenin hazırlığı içindeyiz."