Başkanın Mesajı

Türk sanayici ayakta kalma mücadelesi veriyor

Türk sanayisi, son altı ayda ekonomik ve yapısal dalgalanmaların merkezinde ayakta kalma mücadelesi verdi. Artan maliyetler, döviz kurundaki oynaklık, yüksek faiz politikası ve daralan talep, üreticinin yükünü ağırlaştırdı. Yaşananlar yalnızca bir krize değil, aynı zamanda yeni bir yön bulma çabasına da işaret ediyor.

Yeni ekonomik program doğrultusunda uygulanan sıkı para politikaları, sanayiciyi en çok etkileyen unsurlar arasında yer aldı. Finansmana erişim hem zorlaştı hem de ciddi ölçüde pahalandı. Bankaların temkinli tavrı ve daralan kredi kanalları, yatırım yapmayı bir yana bırakın, mevcut kapasitenin korunmasını dahi zorlu bir planlamaya dönüştürdü.

Bu sayımızın kapağında da vurguladığımız gibi, birçok sanayi kuruluşu için finansman artık erişilebilir değil, seçilebilir bir kaynak haline geldi. Yüksek faiz oranları, ağırlaşan teminat koşulları ve kısıtlı kredi imkanları, sanayicinin büyüme iştahını törpüledi. Girişimciler, bu süreçte önceliği nakit akışını yönetmeye ve maliyetlerini optimize ederek üretimi sürdürebilmeye verdi.

Sanayici temkinli…

Dış pazarda ise özellikle Avrupa’daki durgunluk, ihracat siparişlerinde yavaşlamaya yol açtı. İç piyasada ise alım gücünün gerilemesi, birçok sektörde stokların artmasına neden oldu. Emek yoğun sektörlerde istihdamı korumak giderek daha büyük bir mücadeleye dönüştü.

Tüm bu zorluklara rağmen, sanayi camiasında umutsuzluk değil, temkinli bir gerçekçilik hakim. Yeşil dönüşüm ve dijitalleşme, birçok kuruluşun gündeminde ön sıralara yükseldi. Kamu destekli sanayi bölgelerinde üretim maliyetlerini düşürmeye dönük projeler ivme kazandı. Kimya, savunma ve makine gibi bazı sektörler ise görece daha dirençli bir performans sergiliyor.

Geride bıraktığımız altı ay, Türk sanayisinin hem kırılganlıklarını hem de potansiyelini bir kez daha gözler önüne serdi. Artık dayanıklılık, yalnızca mali göstergelerle değil; inovasyon, çevik adaptasyon ve doğru stratejik ortaklıklarla ölçülüyor.

PLASFED Dergi bu ay da dopdolu

Bu dönemde atılan önemli adımlar da dikkat çekici. Arzum Yönetim Kurulu Başkanı Murat Kolbaşı ile gerçekleştirdiğimiz söyleşi, markalaşma, katma değerli üretim ve uluslararası pazarlara açılma konularında iş dünyasının vizyonunu ortaya koyuyor. Yonca Gürol’un katkılarıyla ele aldığımız “Yeşil İnsan Kaynakları” başlığı, bu dönüşümün yalnızca teknolojide değil, aynı zamanda kurum kültüründe de yaşandığını gösteriyor. Avukat Sırma Özberber’in analiz ettiği plastik sanayisine yönelik hukuki düzenlemeler ise, yeşil dönüşümün sadece bir çevre politikası değil, aynı zamanda uyum sağlanması gereken ciddi bir hukuki çerçeveye sahip olduğunu hatırlatıyor.

Hukuk sayfalarımızda bu ay ayrıca Avukat Melis Ilgaz ile tahkim mekanizmalarını inceledik. Özellikle sanayi sektöründe uzun vadeli iş ilişkilerinin güvenliğini sağlamak adına alternatif çözüm yolları her geçen gün daha kritik hale geliyor.

Duayen köşemizde bu ay Türk sanayisinin değerli isimlerinden Ali Ateş’e yer verdik. Onun deneyimleri, sanayimizin geçmişten bugüne nasıl evrildiğini; fakat özündeki üretim iradesinin hep sabit kaldığını ortaya koyuyor.

Sanayici üretmeye devam ediyor

Bu zorlu süreçten çıkış yalnızca destek mekanizmalarıyla değil, ortak akıl ve dayanışma ile mümkün. Sanayicinin ihtiyaç duyduğu; öngörülebilir politikalar, yatırımcının cesaretini artıracak hukuk güvenliği ve üretim odaklı bir kalkınma vizyonudur.

Sonuç olarak, Türk sanayisi evet, zorlu bir dönemden geçiyor. Ancak bu dönemi yalnızca bir bekleyiş değil, yeniden yapılanma ve güçlenme süreci olarak görmek de mümkün. Finansmana erişimin daha dengeli hale gelmesi, üreticiye uzun vadeli bir nefes alanı yaratacaktır.

Sanayi üretmeye devam ediyor. Zorluklara rağmen, yönünü kaybetmeden geleceğe hazırlanıyor. Bugün en çok ihtiyaç duyulan; istikrar, güven ve birlikte çalışma iradesidir.

ÖMER KARADENİZ

PLASFED Başkanı